Arkadaş İlanı İlan Ver
yok

bazan, Erkek, 31 Yaşında, Şanlıurfa

Profilini Görüntüle
sevenler eklesin 08 Nisan 2013 Pazartesi - 274 Görüntülenme

Aşk gelir, alır ve gider Bazı zamanlar olur ki; yaşadıklarımı düşünürüm. Böylesi “an”larda sanki biraz daha karamsar bir hal alır yüreğim, almasına ya; Oysa yaşanılanlar o kadar da kötü değildir. O yüzden hayatın beni denediğini düşünürüm böyle zamansızlıklarımda… Acı ve çaresizlik nedir? Bunu kim tarif edebilir ki? Bana göre, bir hayvan gibi kafese tıkılıp günlerce, aylarca elinden hiçbir şey gelmeden öylece kalakalmaktır. Sizler elbette benim gibi düşünmeyebilirsiniz. Zaten doğru olanda bu değil midir? Yaşantım boyunca insanlara hep olumlu yaklaşmaya gayret ettiysem de, dürüstlük, vicdan, dostluk, fedakârlık, cesaret, sevgi, saygı gibi değerlerin artık köreldiğini ve küçümsendiğini açık açık gördüğümde acaba ben bu dünyaya mı aittim diye kendime sormadan edemiyorum kendime… Sanırım ben orta çağda yaşamalıymışım filan diye düşünmüyor değilim bazen. Yaşantımda beni sevmeyeni, bana güvenmeyeni benimde dışlamamam gerek aslında. Ama o zamanda kendi ilke ve öz’üme ters düşeceğim… Yok… Hayır… Bu tarz davranışlar asla bana göre olmadı yaşantım boyunca. Olmamalı da… Dostum dostluğunu, diğerleri ise yerlerini bilmeli. Ne yaşamdan ne de ölümden korktum bugüne kadar. İkisiyle de sarmaş dolaş arkadaşız. Beni iyi tanırlar, ben de onları. Aldığımız her nefesin bize verilen bir armağan olduğunu düşündüğümde, yaşadığım her “an”ı sevinçle karşılamam gerekir, acısıyla tatlısıyla. Sonuçta, kalbimi hak edenler yüreğimde layık olduğu yere oturmalı, hak etmeyenler ise ait olduğu yere gitmeliler… Düşman kelimesinin anlamını, tıpkı birçoğumuz gibi arkadaş sıfatını taşıyanlardan öğrenmek zorunda kaldım çoğu zaman. Sevdiğini sanan ama bir türlü sevmeyi beceremeyen insanlar, yüreklerine o kutsal duvarı öremedikleri için ayrılığa yenik düşüyorlardı daima… Kendisini gerçekten seven insanları param parça ve yalnızlığa mahkûm ettiklerini anlayamadıkları için, hele ki bunu bilerek ve isteyerek yapabiliyorlarsa, nasıl bir hata yaptıklarını eninde sonunda anlayacaklardır. Onlar bu davranışlarını eğer hâlâ anlamamakta ısrar ederlerse, bu sefer hayat onlara mutlaka anlatacaktır… Er ya da geç… Aşk çoğu zaman, sahte davranışlara, alaycı küçümsemelere maruz kalır. Esintili ve basit insanların elinde oyuncak olup çıkar ne yazık ki… Nedendir ki, insanlar kendilerini seven insanların hayatlarını mahvetmekten, sanki tarifi olmayan bir keyif alıyorlar. Oysaki kendi hayatlarını da alt üst etmelerinin yanı sıra, yaşantılarında birçok kereler hüsrana uğramaya mahkûm olacaklarını bir türlü göremiyorlardı… Çünkü bencildiler. Çünkü egoist ve vurdum duymazlardır. Gelgeç gönüllüdürler. Bu yüzdendir ki, aşkı ararlarken hayatlarına bir sürü sıradan ve basit insanlar daima girecektir. Bu bir anlamda onların ellerinde değildir. Ruhlarının yansımasıdır çünkü… Aşk bazen de yenik düşer, kelebek gibi daldan dala konmayı marifet sayanlara. O olmazsa bu, bu olmazsa şu... Ne kadar basit değil mi? Bazıları ise, ne bileyim terk edildiklerinde veya ilişkileri sona erdiğinde, acılarıyla baş başa kaldıklarında aşkı inkâr ederler. Aşk diye bir şey yoktur! Oysa yaşam kadar gerçektir bu duygular. Birçok insan müsvettelerinin karakteri olup çıkmıştır ne yazık ki. Hâlbuki kendilerini oyuncak ettiklerinin farkına bile varamayacak kadar kördür gözleri… Aşk gelir, alır ve gider. Geriye, yüreği sevgiyle dolu olan insanlar kocaman bir yalnızlık içinde kalırlar. Oysa aşk kutsaldır. Mahremdir. Yalnızlıktır aşk. Kendilerini nasıl yıprattıklarını fark ettiklerinde, yıllar geride kalmış; kendisine insan olduğu için değer veren, seven, koruyan, gözeten insanları ise tamamen kaybetmiş olacaklardır. Kendisine gösterilen saygının önemini anlayamadıkları için saygı göstermeyi de bilemeyen bu insancıkların pişmanlığı diz boyu da olsa, boşuna ve aptalca harcadığı yılları asla geri getiremeyeceklerdir…

Yorum Yazın

Yorumunuz